-
1 fait
I1 yapılmış◊C'est fait main. — Bu el yapısıdır.
♦ tout fait hazır2 formé güzel yapılı3 un fromage fait olgun bir peynirIIn m1 action olgu [ol'gu]2 événement olay [o'ɫaj]3 au fait sadede gelelim4 en fait gerçekte5 prendre qqn sur le fait birini suçüstü yakalamak◊Le voleur a été pris sur le fait. — Hırsız suçüstü yakalandı.
6 aller au fait işin özüne gitmek7 tout à fait büsbütün -
2 faite
1 yapılmış◊C'est fait main. — Bu el yapısıdır.
♦ tout fait hazır2 formé güzel yapılı3 un fromage fait olgun bir peynir -
3 traiteur
n mcuisinier hazır yemek satıcısı -
4 prêt
Ipréparé, disposé hazır [ha'zɯɾ]◊Le repas est prêt. — Yemek hazır.
IIn m1 action de prêter ödünç verme2 argent ödünç para -
5 prête
préparé, disposé hazır [ha'zɯɾ]◊Le repas est prêt. — Yemek hazır.
-
6 déjeuner
Iv i1 à midi öğle yemeği yemek◊Nous avons déjeuné chez moi. — Öğle yemeğini evimde yedik.
2 le matin sabah kahvaltısı yapmak◊Il a très peu déjeuné. — Çok az kahvaltı yaptı.
IIn m1 repas du midi öğle yemeği◊Le déjeuner est prêt. — Yemek hazır.
♦ déjeuner d'affaires iş yemeği2 petit déjeuner sabah kahvaltısı
См. также в других словарях:
hazır yemek — is., ği Kısa sürede hazırlanan ve yemek için az zaman harcanan hafif yiyecek, ayaküstü … Çağatay Osmanlı Sözlük
hazır — sf., Ar. ḥāżir 1) Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya Ben hazırım, isterseniz gidelim. 2) Belli bir işe yarayacak, kullanılacak bir duruma getirilmiş Yemek hazır, buyurun. 3) Belirli bir biçimde yapılmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek — 1. is., ği 1) Yemek yeme, karın doyurma işi Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı 2) Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam 3) Günün belli saatlerinde yenilen besin Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayaküstü — zf. 1) Oturmadan, ayakta durarak Makasçı, ayaküstü bana gayet basit kelimelerle bir dram anlattı. R. N. Güntekin 2) Kısa sürede, acele olarak, ayaküzeri 3) is. Hazır yemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
fast food — is., İng. fast food Bakınız hazır yemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırınlık — sf., ğı 1) Fırında pişirilmeye hazır (yemek) 2) Fırının alacağı kadar Bir fırınlık ekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mide — anat., Ar. miˁde 1) Omurgalılarda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında besinlerin sindirime hazır duruma getirildiği omurgasız hayvanlarda sindirim kanalının bu bölgeye karşılık olan parçası 2) mec. Karın, karın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
para — is., ekon., Far. pāre 1) Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit 2) Kazanç Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar genç işidir. S. F. Abasıyanık 3) esk. Kuruşun kırkta biri Birleşik Sözler para… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalmak — e, ar 1) Suyun içine bütün vücuduyla ve hızla girmek Oğlanlar denize dalıp tekneyi sağdan soldan, arkadan önden itmeyi denediler. H. Taner 2) nsz Bir yerin içine girmek İkisi uçar gibi kapısında koca bir telefon çanı asılı dükkândan içeri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
paket — is., Fr. paquet 1) İçinde bir veya birçok şey bulunan, kâğıda sarılarak veya kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne Yemek paketini, raflarda yer bulamadığı için masa üstüne koydu. M. Ş. Esendal 2) sf. Kâğıda sarılarak veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yetişmek — e 1) Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti. Ö. Seyfettin 2) Vaktinde tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak Bu giysi yarına yetişmeli. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük